30 Ocak 2010 Cumartesi

Kısacık..



mail ve yorumlarınıza teşekkür ederim..
peki..düzeltiyorum..
..

tanımadım kimseyi..

tanımadım ama hepinizi sevdim..

dost gibi..

sağlık nedenleriyle..bir müddet..

sağlıklar dilerim..

28 Ocak 2010 Perşembe

Soy Ağacı..



babamın elinde kocaman bir kağıt vardı..babaannemle oturup dedesi, büyük dedesi, kimin kimlerle akrabalığı, kan bağı var..oturur konuşur çizdiği boş dairelere onların isimlerini yazarlardı.. bütün o daireler arasında düzgün çizgiler vardı..
"bu nedir babacım" diye sorduğumuzda "soy ağacı" derdi..


iki ay önce Antakya'ya taşınan büyük abim geçen günlerde bütün kardeşlerden resim istedi..ama özel resimler ve üçer adet.. birisi bebeklik, birisi komik, diğeri son halimiz..niye istediğini de söylemedi bi türlü.. istediği sadece bizler değildik..bütün yeğenlerin, abi ve ablalarımın torunları.. eğer neler olduğunu açıklamazsa hiçbirimiz resim göndermiyeceğimizi söyledik.. "babamın yaptığını yapıyorum" dedi..ailemize ait soy ağacı.. "ama bilgisayarda ve slayt halinde..mesela bir kişi.. onun bebekliği, komik bir resmi ve son hali..tıkladığında onun çocukları, sonra çocuklarının çocukları" gibi..bu dosya herkeste olacak ve doğan her çocuğu resmiyle birlikte ekleyecek"..


hepimizi bir telaş aldı.. herkes gelecek nesillere en güzel halini bırakmak istediğinden:) eski albümler, eski resimler..büyük olanların sararmış, yer yer lekelenmiş resimleri..babam bütün resimlerin arkasına gün, ay ve tarih yazmış..annemin ve babamın gençlik ve son hallerini bulup tarattık..


bütün resimler tamamlandı..bebekliğimi, karpuz yerken komik halimi buldum..son halim olan çok sevdiğim bir resim vardı onu bir türlü bulamadım..bulmak için epey uğraştığımdan ailenin soy ağacı filmini görmek zaman aldı..sonunda istediğim resmi bilgisayarı taratıp buldum ve gönderdim..


bu akşam ulaştı elime..2 tane toplu aile resmi..sonra üç erkek kardeş, arkasından üç erkek kardeş.. ve topluca altı kardeş..ardından herkesi tek tek resimlendirmiş..her resmin altına da esprili cümleler yazmış..


defalarca izledim..
mutlu olmam gerekirken, hüzün bastı heryanımı..
birgün birisi eksilecek..
sanki ilk ben eksilecekmişim gibi hissediyorum..
.

27 Ocak 2010 Çarşamba

Dostluğun Böylesi..

hava ayaz..buz kesiyor..
izlediğim filmde kar yağarken bile üşüyen ben..bu akşam yürüdüm dönüşte.. dün akşam işyerine gelen bir arkadaşımın içlenerek anlattıklarını düşündüm yol..
 benim de tanıdığım iki dost.. erkek arkadaşımız sevgilisine yani benim arkadaşıma bile tercih etmiş bu
dostu olan bayanı..onu deliler gibi savunduğu bir gün ayrılmış erkek arkadaşımdan..aradan aylar geçmiş bir gün dönmüş erkek, arkadaşımda herzamanki gibi kucak açmış.. "niye ayrıldınız, siz çok iyi dosttunuz, bana bile tercih etmiştin" demiş..
ağlaya ağlaya anlatmış erkek..
"bana ihanet etti, beni kullanarak başkalarıyla birlikte oldu, benim gözümün içine baka baka arkamdan oyunlar oynadı, arkadaşlarımı ayartıp bana onlarla hiç ilgisi olmadığını söyledi..onun yaptığını hiçbir kadın yapmaz, eşini de tanıyorum, eşini de kandırdı herkesle" diye dertlene dertlene anlatmış..kadının eşi için küfürler hakaretler etmiş, ağza alınmayacak şeyler söylemiş..birdaha asla konuşmam onlarla, onurum gururum var benim, eşi kapıya koymadığı için utanmalı" demiş.. benim gariban arkadaşım bunları dinleyip onunla beraber dertlenmiş..
yine beraber olmuşlar..ama bu süre içinde sevgilisi arkadaşıma sürekli ondan bahsediyormuş..aradı, konuştuk, eşiyle konuştuk, intihar edicek diye aradı gel onunla yine arkadaş ol dedi, acıyorum aslında kızcağıza arada bir sohbet ediyorum diyormuş..arkadaşım bozuluyormuş ama çok sevdiği için diyemiyormuş bişey..



zaman geçmiş arkadaşımı ona karşı kullanmaya, arkadaşımı kullanarak, kadının canını yakmaya çalışmış..biraz daha zaman geçmiş arkadaşımı sudan bir bahane ile bırakıvermiş..daha o gün arkadaşım onunla beraber görmüş sevgilisini..sonra bazı etkinlikleri birlikte yaptıklarını, eşleriyle ve çocuklarıyla birlikte tatil yaptıklarını duymuş..nedenini de çözmüş arkadaşım..kadının birlikte olduğu insanlar nedeniyle çevresi çok geniş.."benim sevgilim de kişiliğini ancak onun çevresinde bulabiliyordu..ama benim anlamadığım bana ağlayarak anlattığı o gururum onurum dediği dikliğini, ona ve eşine ettiği küfürleri, kendisine ve ailesinin içine nasıl sindirdi..acaba o çirkin yakıştırmaları duysaydı kadının kocası öncekilere yaptığı tehditleri onada yapar, onu böcek gibi ezmezmiydi..onların arkasından söylediklerini nasıl yutarak tekrar dost oldular".. diye yana yakıla anlattı.."bana onu böyle anlatan bu adam kimbilir benden ona neler anlattı, anlatıyordur" dedi.. elimden bişey gelmedi, ağlaya ağlaya gitti..


belki karmaşık, bir okadar da çapraşık..dostluğun ne olduğunu düşündüm o ayazda yürürken..işte bu da dostluğun farklı bir versiyonu..


bütün bunları düşünürken, bu sabah buna benzer bir maili okumadan sildim..belki de içindeki gereksiz savunmaları az çok bildiğimden..


yemek tarifi gibi..
dostluklar çeşit çeşit..

25 Ocak 2010 Pazartesi

Harikaydı..



akşam, 7.oo ye kadar olanlardan..2 kez telefonu düşürdüğüm, oraya buraya çarptığım, dizime çay döktüğüm, el feneriyle sigara yakmaya çalıştığım, giyeceğim bluzu saatlerce aradığımdan hiç sözetmeyeceğim:)

kıyafetlerimiz klasik, siyah-beyaz.. ben "sarı lacivert olsun diye diretsem de:)

koro ve solo şarkılarda, konserin ortalarında..bana sıra geldiğinde, kanun eşliğinde "rast peşrevini" çaldım.. sonra yine koro ve solo şarkılar..
benim söyleyeceğim en son şarkı olduğundan zaman bir türlü gelmedi.."allahım ne olur elektrikler kesilsin de ben çıkmayayım" diye dua ettim hep.. sona yaklaştıkça da "ya bayılırsam, ayağım takılırda düşersem, ya sözleri unutursam" korkusuyla titrerken.. "son şarkımızı söylemek üzere".. ismimin anons edildiğini duyar gibi oldum..

giyotine gider gibi..sonra minik minik adımlarla.. müzik çalarken hocamız mikrofonu boyuma göre düzeltti ve "yapıcaksın" dedi.. bize hep tembihi, şarkı girişlerinde, ara nağmede, bitirişlerde mutlaka bana bakın der..

bir bakıştık.. bitirdim şarkıyı..
hani.. bitirince bir elleriyle şefi, sazları gösterip eğilip selam berirler, tokalaşırlar.. ben yapamadım öyle..başımı hafifçe öne eğip gülümsedim, o kadar.. sonra yerime geçtim..

hiç hesap etmediğimiz bişiy oldu.. alkış bir süre sonra tempoya dönüşünce.. şefimiz başıyla "hadi gel" diye işaret etti.. ama biz ikinci bir şarkı çalışmamıztık ki.. çok seviyordun sen gibi bişiyler söyledi, "peki" dedim.. "sözler için nota" dedi.. "gerek yok biliyorum sözleri" dedim.. şarkının adı anons edildi, işaret etti ve..
kapattım gözlerimi..

"bir kızıl goncaya benzer dudağın..
 açılan tek gülüsün sen bu bağın..
 kurulur kalplere sevda otağın..
 kim bilir hangi gönüldür durağın..

 her gören göğsüme taksam seni der..
 kimi billur bakışından söz eder..
 kimi ateş gibi yaktın beni der..
 kim bilir hangi gönüldür durağın"..

şefimiz geldi.. tokalaşıp tebrik etti.. "harikaydın" dedi..

sahiden de..
"harika" bir geceydi..
.

17 Ocak 2010 Pazar

Bu hafta..



uzunca bir zamandan sonra çalışmaya başladım bu hafta..
unutmuşum erkenden kendimi yollara atmayı..

"güneş ışığı" paylaştım..

"güneş"i paylaştım..

"saatin gereksizliğini ve zamanı" öğrendim..

"fotoğraf galerisi"nde kayboldum..

bana armağan edilen isim ile..yaptığım herşeyde kendimi daha bi "nazlı" hissettim..

ve dün..
çoktur olmayan bir duygu..heyecanlandım..

ud çalışıyorum ben..her cumartesi sabahı 10 ile 12 arası..bu 3. yılım.. hani, 3. sınıf:)
yıl sonunda..çok kapsamlı olmayan, yakınlarımızı davet ederek teşvik etmeyi, topluluk karşısında çalmamızı ve öğretilerinin sonucunu görmeyi amaçlayarak konser hazırlıyor hocamız.. bir kanun, ney ve bir ritm saz.. şarkılar için ise çalıştırdığı tsm korolarından 5 kişi..
ilk iki yıl topluca çaldık, tek çalmaya hiçbirimiz cesaret etmediğimiz gibi, öneride gelmedi kendisinden bu konuda..

yazın..yine böyle bir konser düzenledik yine...bu kez en iyi çaldığı kabul edilen bir kişi tek başına çalacaktı.. dirensemde, sonunda rast peşrev'i solo olarak çalmayı kabul etmek zorunda kaldım..uzun süre hazırlandım.. gece gündüz çalıştım, rüyamda bile..ama hiç olmayacak bir aksilik nedeniyle o konsere katılamadım..

bu yıl..sömestr tatilinde bir konser düzenlemeyi düşündüğünü söyledi ve programı belirlediğini.. bunun için akşamları da iş çıkışı birer saat çalışma yapmak için toplanmamız gerektiğini..
planın daha başında rast peşrev nazlı'nın demesine sesimi bile çıkaramazken.."birde, solo yapacak".. anlamadım önce.. sonra herkes "çok iyi olur, harika bir program" dendiğinde anladım..
"haayır" dedim..
"evet"..
"haayır"..
evet'ler çoğalınca, suçunu kabul eden küçük kız çocuğu gibi dudaklarımı büzüp, boynumu büktüm..
ilk prova..başlıyoruz dedi..

notalarımızı çıkardık, bir işaretle hepimiz çalmaya başladık..titreyerek çaldığımı bi ben farkettim..
ve şarkıya başladım..sonrasını hatırlamıyorum..
kesin bir "evet"..

daha önce koroda çalışmıştım..konserde vermiştik, o kalabalığın arasında kendi kendime efkarlı efkarlı söylüyordum:).. ama herkes heyecanımı ve ürkekliğimi bildiğinden hiç tek başıma çıkıpda söylememiştim..
dün gece hiç uyumadım heyecandan, korkudan..
karmakarışığım ben..

o güne kadar terk-i diyar etmezsem:)

.

3 Ocak 2010 Pazar

Atem tutem ben seni..






dün..

çınar'ın karıncalarla ilgili yazısında gittiğim anılar diyarından henüz dönmemiştim ve kıyısından köşesinden sıkıntı edinmeye başlamıştım ki.. ayşegül'ün coşkusu ile(sanki sıkıntımı hissetmiş gibi..ki ayşe ile ayşegül..hemen hissediyorlar nasıl oluyor bilmiyorum) benim için seçtiği şarkı sırasında bir türkü.. "atem tutem ben seni, şekere katem ben seni"..

öğretmen olan babamın son tayin yeri olan.. bursa-inegöl..
çok kardeşiz biz.. ben 5. çocuk.. kızların sonuncusu ve evin en küçüğü..sonradan olan kardeşim bile bu ünvanımı elimden alamamıştır hala..

istanbul'da oturan babaannem.. okula başladığım zamanlardan hatırladığım her yaz istanbul'a gidişimizdi..daha sonra, hastalandığı vakitten itibaren birlikte yaşamıştık uzun bir süre.. kaşla göz arasında annemi bunalttığı olurdu ama annem uysal, hoşgörülü ve saygılıydı hep..

çok nazlı büyüttüler beni..5 yaşıma kadar hep abi ve ablalarımın kucağında, babamın sırtında.. ayağımı yere değdirmemişler.. sonraki yaşlarımda bile, babam okula giderken, annem o çocuk yuvası gibi evde iş yaparken, abi ve ablalarım okula gitmeye hazırlanırken..mutlaka birisinin kolunun altında..diğerine emanet ederken tembih etmeleri.. hatırlarım kızamık olduğumda babam okuldan koşa koşa gelir, üstünü değiştirmeden daha.. kime emanetsem ondan alır sırtına.. düzelmeye yüz tuttuğumda da temiz hava alayım diye bahçede dolaştırırdı..

sevgi dolu bir ailede büyüdüm ben.. büyüdüm, yine hep evin küçük kızı kaldım.. hep nazlı, hep evin "karabiberi"..

işte o türkü, küçüklüğümden..
annem beni giydirip, saçlarımı tepede iki yanıma kukuleta yaptıktan sonra babaannem alırdı kucağına..

"atem tutem ben seni..
şekere katem ben seni..
akşama baban gelende..
önüne atem ben seni"..

bıkmadan, usanmadan her gün..

nur içinde yat babaanneciğim..


30 Aralık 2009 Çarşamba

MUTLU YILLAR..

















gelecek yıldan az..

geçen yıldan çok..

çok..

çok güzel olsun bu yıl..
.

25 Aralık 2009 Cuma

Cüneyt Gökçer..















Büyük Usta..

Cüneyt Gökçer..

Uğurlar olsun..
.

15 Aralık 2009 Salı

5 Şişe..

















1. merak edip sordum hiç kullanmamışım:)

2. düşkünlüğüm yok..olsada olur olmasa da..

3. canım çok çektiğinde, çok efkarlandığımda..(bir bardak birayla başım döner:)

4. garip ama gerçek, su içmiyorum..

5. son yıllarda en çok kullandığım şişe..
.

9 Aralık 2009 Çarşamba

YETER..!!!









7 fidan teker teker uğurlanıyor cennete..

büyükler(!!!) hala laf kavgası yapıyor..
yeter..!!

YETER..!!!

.